29 Ekim 2012 Pazartesi

Biber Gazı Cumhuriyeti

29 Ekim'in gündemine cumhuriyet bayramını kutlamak isterken polisin biber gazlı, gaz bombalı, tazyikli sulu engellemeleri darbe vurdu. Her ne kadar televizyonlar ve medya göstermek istemese de, kişi sayısını sallasa da bugün olanlar gerçeği apaçık gösterdi. O yüzden ben de böyle bir başlıkla yazmak istedim.

Türkiye'nin dört bir yanından onbinlerce kişi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin yıldönümünü kutladı. Haber programı gibi başladım ama öyle devam etmeyeceğim, merak etmeyin. Kimi şehirler yağmur var diye kapalı spor salonlarında kutlamış kimi şehirler de açık alanlarda çoşkuyla kutlamış. Askerler, çocuklar ve gençler neşeliymiş göründüğü kadarıyla. Keşke her şehirde böyle bir bütünlük ve mutluluk olabilseydi.


Büyükşehirlerin gözbebeği İzmir'de layığıyla bir kutlama ve yürüyüş yapıldı her zamanki gibi. İstanbul yine bilindik kutlamaları yaptı ama tek farkla. Bu sefer Cumhuriyet ruhu vardı kutlayanlarda. Gelelim kutlaması yasaklanan başkent Ankara'ya. 29 Ekim Cumhuriyet için seferberlik yürüyüşü için ulus'ta 1. mecliste yani ilan eden mecliste toplanan 100.000'i aşan kişiler ankara'nın ve türkiye'nin dört bir yanından kalkıp geldi saat 11:00'da. TGB ve diğer örgütlerin varlığı bir olay olacağını belli ediyordu. Ankara'da olaysız bir kutlama vs olmazdı zaten ama bu sefer çıkan olayın sanırım açıklaması yok. 11:20 civarlarında Ankara Polisi -Türk Polisi aslında- kendilerince kurdukları ''Biber Gazı Cumhuriyeti''nin yıldönümünü vatansever vatandaşlara sıkarak kullandılar.  Bu sefer canlı tanıktım. Hasta olan teyzeler, yaşlılar, bebek arabasındaki bebekler vardı biber gazını sıktıkları yerde. Kalabalığı dağıtmak için sıkmışlar. Oradaki kalabalık terör eylemi için bekliyordu, o yüzden asayiş berkamal yaptıklarını zannettiler sanırım. Türk bayrağına da alerjileri olacak ki, türk bayrağı açan insanları tekmeliyorlar, coplarla vuruyorlar. Oradaki insanlar ''Biber Gazı Cumhuriyeti''ni yıkmak için de orada olabilirlerdi ki zaten öyleydi. Meclisin yakınına kurulan barikatları yoğun biber gazına rağmen yıktılar. Alaşağı ettiler, polis de bunu fırsat bilip bildiği bütün insan dışı engellemeleri kullandı. Helikopterle gaz bombası attı meydana, tanklardan tazyikli suyla vatandaşları ıslattı. Ambulans geldi ama yetmedi, biber gazı insanlara yetti. İleride olan olayları görmedim ama daha kötüsü olduğuna eminim. Polislerin bu kadar vahşet içerikli uygulamaları olacağını -en azından bugün- düşünmüyordum. Niyetleri ne olursa olsun, karşıda kimler olursa olsun orada Türkiye Cumhuriyeti'nin 89. yılını kutlamaya gelen vatandaşlardı ve bu yaptıkları tarihe kara leke olarak geçti. İnsanlar polise nasıl güvenecek, nasıl emanet edecek mal ve can güvenliğini. Namusu söylemiyorum, o zaten allaha emanet. Polislere emanet edersek o da gidebilir, işi sağlama almak lazım. Evimize hırsız girdiğinde yardım istediğimiz polis, kutlamalarda biber gazı sıkabiliyor. Bu kadar bıçaksırtı bir ülke olmuşuz, çoğumuzun hala haberi yok. Ankara'da uyuyan çok insan vardı. Kaç gündür konuşulan yasak haberleri ve diğer olan olaylar -bayramlara ambargo- artık herkesin sabrını taşırdı. 29 Ekim'i normal günmüş gibi yaşayanlar bile bugün orada haykırdı ''Mustafa Kemal'in askerleriyiz'' diye. Karşımızdaki polisler de Türkiye Cumhuriyeti polisi değildi, onlar Biber Gazı Cumhuriyeti'nin polisiydi ve görevlerini layığıyla yapmışlardı. Emniyet hala yaptıklarından gurur duyabiliyor ve duyacak da. Bu kadar rahat yaptıkları ve alışkanlık haline getirdikleri engellemelerle ve baskılarla gurur duymayacaklar da ne yapacaklar? Başka gurur duyacak bir şey yapmadılar zira. Öyle bir noktaya geldi ki, sussan bile polisin tehditi altındasın. ''Bana karşı gelirsen, muhalif olursan olacaklara ben karışmam'' tavrında. Bu polislerin iyi huylularına sokakta denk geliyoruz bazen. Ters bir harekette hapise atıp işkence yapma yetkileri var ve bu yetkiyle kendini şehrin azizleri sanıyorlar. Kökten bir değişiklik olmadıkça ''fedai'' olarak kalacaklar ve böyle manzaralarla daha çok karşılaşacağız.


Cumhuriyet'in ilanından sadece 89 yıl sonra ülkenin böyle bir durumda olması garip. Sadece ''89'' yıl. Eski zamanlarda çok kısa bu süre, şimdi nasıl geçmiş diyor insan. İşin acı tarafı 10 küsür yıllardan teşkilatlanmaya başladılar. Artık çok geç diyebiliriz kurtarmak için. Yine de bugün Ankara'daki polisin bütün uygulamalarına rağmen toplanan kalabalık umut oldu Cumhuriyet'e. Yapılanlara ses çıkarıldı ilk defa kitlesel anlamda. Çoğu kişi kalabalığı hayretle izledi. ''Anıtkabir'in açılışından sonra anıtkabir'de böyle kalabalık yoktu herhalde'' dedi herkes. 29 Ekim sokakta kutlanacaksa Ankara kırdı zincirlerini, başları pek güzel başlamadı hatta çirkin olaylar oldu ama yılmadı kimse. Sonuna doğru herkes tek yürek olup Anıtkabir'e yürüdü. Ankara'da gelemeyenleri de işin içine katınca Cumhuriyet'e tam anlamıyla sahip çıkıldı. Belki tekrar gelmeyecek bu görüntüler ama kimsenin sindirmeyeceğini gösterdiler. Gün gelecek, herkesten hesap soracak bugün yürüyenler. Az olmadıklarını gördüm. ''Biber Gazı Cumhuriyeti'' ve fedailerini ezip geçtilerse, direndilerse hala bir umut var demektir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 89. yılı kutlu olsun! Biber Gazı Cumhuriyeti'nin ise gazası mübarek olsun. Güzel günler görmek dileğiyle.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder