2 Şubat 2013 Cumartesi

Uykusuz Geçen Her Gece

Gözünü kapattığın her an kendinle baş başa kalırsın, bir olayı gözden geçirirsin. Birisinin yapacağı sürprize ortak olursun belki de. Uzun süreli kapattığında da yatağında rüyalar alemine dalarsın. Benim şu sıralar hiç yapamadığım şeye. Neyi doğru dürüst yapabiliyorum ki, bunu yapayım. Neyse, o bambaşka bir konu.

Çocukken mecbur erken yatıp uyurduk. Anne, baba, akraba artık kim varsa o bizi uyuturdu sütümüzü içirip. O zamanlar gece hayatı ya da gece dışarı çıkıp eğlenmek gibi aktivitelerimiz yoktu. Gece aslında ne kadar zaman kaybettiğimizden de. Düzenli ve sağlıklı bir yaşam için spor ve ''düzenli'' uyku şart. Peki sabahlara kadar spor yapmak? ya da sabahlara kadar eğlencenin dibine vurmak. Çocukluktan çıkarken uykumuzun yarısını da bırakırız. Ergenlik ya da gençlik çağında daha bir hiperaktif oluruz, kanımız uyuyamayacak kadar kaynar. Belki de başımıza bela alırız. Bilgisayar, televizyon, arkadaşlar, telefon(lar) engeller bizi uykumuzdan. Rüyalar alemi yerine bunları tercih ederiz. Ben çok erken rüyalar alemini deyim yerindeyse sattım bunlara. Bağımlılık geçirmiş biriyseniz illa ki hiç uyumadığınız zaman olmuştur. Benim çok oldu, sağlığım bozuldu. Huzur ve refah seviyem 0'a doğru yaklaştı. Başarılı olabilecekken tamamen başarısızlık portresi çizdim hayatın her alanında. Aklımdan zorum yoktu ama gençlik çağında her hatayı sorgusuz sualsiz yapıyorsun. Herkesin içinde hata yapma dürtüsü vardır. Uykusuzluk gibi başlı başına ve karmaşık olmasına rağmen basit görünen hastalıkla başlayıp sağlığını bozan çok kişi var çevremizde. Bu insanlar asla sorunlu değil, sadece yaşama amacından sapmış, aracı amaca dönüştürmüş ve kendi kendine çözümsüz çözüm yolları yaratmış. Gerçekte masum bir gençlik, çocuklukları kadar.

Gençlik çağlarını biraz geçtikten sonra iş, asker, üniversite ya da ileri safhada ailen olduktan sonra uyku ile tekrar tanışırsın sıfırdan. Düzenli hayat dediğimiz burada devreye giriyor. Gece 00:00'da uyuyor, sabah 08:00'de kalkıp işe, güce, iş aramaya, nöbete gidilmelidir. Bu yüzden sabahın körü dediğimiz saat yani 08:00'de kalkar insanlar. Kalkmak zorundadırlar çünkü. Haftasonu da alışkanlıktan fazla uyunamaz. Ayda yılda bir eğlenceleri için aksatırlar bu düzeni, eğlenmek onların da hakkı. Uzun tatiller onlara ilaçtır. Bu böyle sürüp gider ta ki emekli olana, ailedeki sorumluluklar bitene kadar. Bir bakmışsınız yaş 60-70 yani yaşlılık.

Yaşlı olunca eğer iyi bir hayat geçirmişseniz karşılığını alırsınız. Ortalama bir hayata sahipseniz yine ortalama bir yaşlılık dönemi geçireceksiniz demektir. Yaşlılıkta uykunun bir önemi yoktur. Huzurevleri huzur bulmak içindir, uyumak için değil. Şahsen bulunduğum yerdeki huzur evine gitmiştim. Oradaki yaşlı insanların uykudan hiç bahsettiğini görmedim ve uyuduklarını da sanmıyorum. Huzurevinde uyuyarak huzur bulan insan zaten yanlış amaçla huzurevindedir. Kafa dinlemek için uykuya ihtiyaç yoktur, sessiz ortam yeterlidir. Yaşlılığımı düşünemiyorum, ya tamamen uyuyacak -elbette ölü olarak- ya da tamamen uyanık olacağım. Kısacası, bu dönemde size her şey serbest.

Kabaca bütün dönemleri yazdım, beni en çok etkileyen şu anda da içinde varlığını sürdürdüğüm gençlik dönemi. ''Imsomnia''dan tutun da hiç uyuyamaya kadar bütün uyku düşmanları etrafımda bedenimi ele geçirmek bekliyor. Ayrıca ''yalnızlık, aşk acısı ve bunlara benzer nedenler'' asla ama asla uykusuzluğa neden olmaz. Can sıkıntısı hariç. Can sıkıntısından yemek yemeden, su içmeden hatta uyumadan yaşanabilir. Can sıkıntısı hiçbir şeye benzemez. Yalnızlar, aşk acısı çekenler, sevgili sorunu olanlar kendine uykuya vurur. Ben çoğunu yaşamama rağmen uzun bir süredir geceleri görüyorum bedenim izin verdikçe. Zararını da görmeye devam ediyorum, doğru dürüst düşünemiyorum. Rüyalar alemi demiştim, uykuda rüyalar alemi bize toz pembeden hallice bir hayat sunar ve ''istediğin gibi yaşa, senarist sensin bu hayatın'' der, böylece verir gazı. Bazıları bu teklifi reddedip düşünürler, bambaşka alemlere dalarlar. Geleceği görürler, olacakları/olanları değerlendirirler. İyi ya da kötü karar bile alabilirler. İşte bu yüzden uyku çok önemlidir. Uyku insanın aklını zinde tutar ve doğru karar almasını sağlar. Sorunlarını azaltmada sana yardım eder. Uyku terapisinin amaçlarından biri de budur. Rüyalar alemine şarkılar da dolaylı yoldan götürebilir ama karar vermene yardımcı olmaz. Birinin ''şu şarkıyı dinledim ve bu karara vardım'' gibi bir sözünü duyamazsınız. Duymanız olası değildir çünkü.

Eğer herkes uyuması gerektiği zamanda uyusaydı, geceler kapkaranlık olacaktı. Umarım herkes dilediği uykuya bir gün kavuşur ve uzun süreli, tadına çıkara çıkara uyur. Benim için geçerli bilmiyorum ama uyumak istiyorum. Sabaha az kalmışken ''uyku'' temalı da bitiriyorum. İroninin dibine vurdum sanırım. Herkese ''iyi uykular''