30 Ocak 2018 Salı

Uyan Süpermen Daha Uçacaksın

Yaklaşık 3 yıl yazmamışım buraya, wordpress'e yazıyordum yazacağım zaman ama içimden yazmak geldi. Başlık olarak da Organize İşler filmindeki efsane repliği uygun gördüm. Onun hakkında yazacağım, filmi izlemeyenlere de öneririm.

''Uyan Süperman Daha Uçacaksın'' lafı çok vurucudur filmde, daha çok laf vardır da ben buradan yola çıkarak bir şeyler anlatacağım. Bu lafa gelmeden önce insanların geçiciliğinden yaşananların ise kalıcılığından bahsedeceğim. Evet, insanlar geçici. Süreleri var herkesin, belki 1 ay belki 3 yıl belki de 1 hafta ama hepsi bir süre sonunda hayatından çıkıyor. Tabii bu kişiler hızlı tanışılan ve kaynaşılan kişiler. Bir kişiyle arkadaşım, dostum, sevgilim dersin ama hayatından çıktığını geçmişe(tabii geçmişi silmeyip tutuyorsan) bakınca hatırlarsın. Ben normal şartlarda sanal alemde ya da gerçekte bir iz, konuşma, geçmiş, yaşanmışlık varsa kimseyi silmem ve saklarım. Sonra dönüp bakarım ve o zaman ne yaptığımı hatırlarım. O zaman böyle olaylar yaşamışım, böyle konuşmalar yapmışım diye ve değiştim mi diye sorarım kendi kendime. Cevap her zamanki gibi hayır olur, çok da değişmemişim, aynı yerde farklı şekilde sayıyorum sadece. Zaman, mekan ve kişiler değişmiş ama kişilerin hayatımdan girmesi ve belli bir süre sonra çıkması değişmemiş. Kişilere bağımlı olmamayı öğrendim o yüzden, can ciğer dediğiniz kişilerin de elbet bir süresi var ve siz o sürenin bittiğini ve hayatınızdan çıktığını çok sonra geçmiş aklınıza gelince hatırlıyorsunuz. İnsanlar gerçekten geçici, anlam yüklediğinizde veya evlilik gibi beraberlik olduğunda bile geçici eğer hayatınıza girişi çıkışını garantileyecekse kesinlikle çıkıyor. Balık baştan kokar misali girdiğinde bir gün çıkacağı bellidir ama siz çıkacağını düşünmezsiniz. Ölene kadar bir şekilde hayatınızda olduğunuzda emin olmak istersiniz. Herkese rahat ettirir bu durum, benim rahat etmeye ihtiyacım yoktu çünkü hayatımda hiç rahat olamadım ben. Bu giriş ve çıkışlar kaostan, karmaşadan ve en önemlisi de zıtlıktan kaynaklanıyor. Hayata giren insanlarla bir şey zıtsa veya tam uyuşmuyorsa kesinlikle irtibat bir gün kopacaktır ister sevgi olsun ister dostunuz olsun. İnsan doyumsuz çünkü, zıtlığınızın olduğu yeri kapamak için başka biriyle konuşacak ve o kişiyle ilişkiyi ilerletip sizle önce konuşmayı azaltacak en sonunda da belli bir süre sonunda hayatınızdan çıkacak. Çıkarken belli edince üzülüyoruz ama belli etmeden çıkarsa fark etmiyoruz bile. Burada da insanın ikiyüzlü olması devreye giriyor. Çok ikiyüzlüyüz, bu devirde hayatımızdan çıkana elveda bile demiyoruz.

İşte bu uyan süpermen, daha uçacaksın lafı tam bunun için. Biz kendimizi süpermen olarak görüyoruz, hayatımızın süpermeni biziz, eksiklerimizi tolere etmeyip yerde yürürken uçuyoruz sanıyoruz. Jetonumuz geç düşüyor ama kendi toz pembeliğimizde yaşayabildiğimiz kadar yaşıyoruz. Oysa bizim dışımızda dünya çok sert bir şekilde dönüyor ve kazıklandığımızı, bizi dolandırdıklarını ve hayatımıza kim girmiş ya da çıkmış fark etmiyoruz. Uyansak bunun farkına varacağız ama uyanmak işimize gelmiyor. İnsan olumsuz bir şeyi göz göre kabul etmez gelmesini, sürekli pasif davranır ona karşı.

Ben de hiç açık gözlü olamadım ne insanlara ne olaylara ne de hayata karşı. Hep kendim oldum, hiç ortama göre davranamadım. Bilinçli ya da bilinçsiz kimsenin hayatına girip isteyerek çıkmadım. Ben ki bütün geçmişi saklayan adamın bilerek çıkması imkansız zaten. Ne yapmam gerekiyorsa görev adamı olarak er ya da geç yaptım ama çoğu girişimim başarısız oldu. Kötü yola girip kolay yoldan para kazanamadım, çünkü hamurumda yoktu. Filmde Tolga Çevik'in dediği gibi ben nerede bir cenaze görsem yardım ederim, safım çünkü. Cenazedeki insanların cüzdanlarını çalamam, kredi kartlarıyla oynayamam. Para basamam, hırsızlık hiç yapamam. Elimden pek bir iş gelmez, kafamı çalıştırarak sorunları aşarım. Sağlık sorunlarında yılmadan uğraşırım ama onda da başarısız olurum ve bir gün bu başarısızlığımın sonucu olarak hayata veda edeceğimi biliyorum. İşte en azından burada uyandım ben, gerçeği biliyorum. Kendi toz pembe dünyamda yaşayamıyorum, kimse bana o toz pembe dünyayı oluşturmadı ama karanlık dünyaya da atmadı, iterek beni yalnız bırakmadı karanlık dünyada. Kendimin süpermeni olmaya kalkınca hayat çok güzel cevabını verdi ve oturttu beni yerine. İnsanlara zerre zararım dokunmamasına rağmen alaya alıp dalga geçmeye çalışanlar da oldu bilerek ya da isteyerek zarar verenler de. İyilik kazanmadığını anladım, orada da uyandım. Uçma kısmı ise hala sıkıntılı. Uçmak istemiyorum, ayaklarım yere bassın istiyorum ama ayaklarım sakatlandı. Ne yapsam ters döndü. Başkası olsa karanlık dünyaya girerdi ya da kendini öldürürdü sanırım. İşsizlikle boğuşurken, yeteneğimi köreltirken sağlıkla uğraştım. Doktorlara hastalığımı söylemeden bıktım, çok araştırdım ama boşa araştırdım. İlacını bulsam kendim uygulayamazdım ama içimdeki şüpheleri yok etmek için araştırdım. Kararsızlıkta çok kararlı olmam ve en küçük şeyden bile mutlu olmama rağmen en küçük şey bile mutsuz etmeye başladı. Depresyona girmedim ama sürekli depresyondaymışım gibi muamele edildi. Kimsenin umrunda olmamama rağmen sanki umursuyorlarmış gibi davrandılar. Hayatımdan çıkan insanlar palyaçoların çocuklara seslenmesi gibi seslenip geri gidiyorlardı. Yolunu bulanlara bir şey demiyordum ama yolumu kaybetmiştim ben. Dürüst, olduğun gibi görünen, içi dışı bir, kimseye zarar vermeden bu ülkede ve hayatta hiçbir şey olamıyorsun ve bir yere gelemiyorsun. Herkes seni düşünüyormuş gibi davranıp aslında dedikodunu yaparken bile sen onlar hakkında hiçbir şey demiyorsun saflığından. İyi insan olmayı ben istemedim ama bana ters gelen hiçbir şeyi de yapmadım, yapmayacağım da bundan sonra. Atak olmayı cingözlükten başka şekilde beceremeyenlerin akıllarına da ihtiyacım yok. Ataklık illa cingözlük yaparak illa oradan girip buradan çıkmak ve ağzının iyi olması değildir bana göre, ruhen ataklık da çok önemlidir. Ruhen uyanabildiysen ve süpermensen dünyaya bir iz bırakabilmelisin. Birisini kurtarman gerek ya da kötü birilerini yenmen lazım yoksa süpermen olmanın anlamı yok.

En son süpermen olmadığımı ve yarı uyanık olduğumu anladığım an gecenin soğuğunda dışarıda olmak ve en yakınımdakilerin artık en uzağımda olduğunu anladığım ve birçok gerçeği gördüğüm andı. Süpermen birisini kurtarırken dışarıdan bakan adamdım, yalnız başına çatıda oturup gökyüzünde onları izleyen. Kimseden taraf olmayan, kendi yolunu kimseden taraf olmadığı için bulamayan. Kimseye farklı görünmediği için ekstra özelliği olmadığı düşünülen sıradan, saf ve içi iyi insan isteğiyle dolan biri. Benim orada olmam ile cansız bir eşyanın olması arasında farkı yoktu. Müdahil olsam belki ölebilirim ya da yaralanabilirim ama benim o ihtimali göze almaya artık ne ruhen ne fiziken halim kalmıştı.

Siz çatıdaysanız ve hiçbir şey yapamıyorsanız en kötü çatıdan atlayarak intihar edin, belki kabustan uyanırsınız. Ben kabusa sıkışıp kaldım ve hep uyanık olduğum için beynimden kabus görüntüsü gitmiyor... Umarım siz kabus görmezsiniz. Uyanın ama uçma mesafenizi iyi ayarlayın ve ne olursa olsun önce kendiniz hayatta kalmaya çalışın süpermen olduğunuzda. Başka birini kurtarırken hayatta kalamazsanız ikiniz de ölürsünüz...